Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Enflasyon, uzun zaman sonra politika faizinin altına indi!

Son yıllarda Türkiye ekonomisinde

Son yıllarda Türkiye ekonomisinde en çok tartışılan konuların başında enflasyon ve buna bağlı olarak Merkez Bankası’nın politika faiz kararları gelmektedir. Özellikle Eylül 2024’te Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan enflasyon oranı, uzun zaman sonra ilk defa politika faizinin altında kalarak ekonomik çevrelerde dikkat çekici bir gelişme olarak değerlendirildi. TÜİK’in verilerine göre yıllık enflasyon %49,38 seviyesine geriledi. Bu durum, yaklaşık üç yıl aradan sonra enflasyonun Merkez Bankası’nın %50 oranındaki politika faizinin altına inmesi anlamına geliyor. Ancak, alternatif veri sağlayıcılarından Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) verileri ise enflasyonun daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor ve farklı bir tablo çiziyor. ENAG’a göre yıllık enflasyon %88,63 seviyesinde. Bu çelişkili veriler ışığında ekonomistlerin yorumları ve geleceğe yönelik öngörüleri oldukça önemli hale geliyor.

Enflasyonun Düşüşü ve Politika Faizi Üzerindeki Etkisi

Eylül ayı verilerine göre, TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranı uzun süre sonra ilk kez %50’nin altına inmiş olsa da, Merkez Bankası’nın politika faiz oranı hala %50 seviyesinde bulunuyor. Bu durum, enflasyonun politika faizinin altına düştüğü nadir dönemlerden birini işaret ediyor. Ancak bu düşüş, ENAG’ın verileriyle çelişiyor. ENAG’a göre aylık enflasyon %5,34, yıllık enflasyon ise %88,63 seviyesinde gerçekleşti.

Bu çelişkili tablo, Türkiye ekonomisindeki enflasyon oranlarının gerçekçi bir şekilde ölçülüp ölçülmediği tartışmalarını yeniden alevlendirdi. ENAG gibi alternatif kaynaklar, resmi verilerin altında kalan rakamları sorgularken, TÜİK’in verileri hükümetin ekonomik politikalara yönelik iyimser bir bakış açısını destekliyor.

Kira Artışlarına Yansıyan Etkiler

Eylül ayında açıklanan enflasyon verilerinin ardından, konut ve işyeri kiralarına uygulanacak artış oranları da belirlenmiş oldu. TÜFE (Tüketici Fiyat Endeksi) baz alınarak yapılan hesaplamalar doğrultusunda, kira artış oranı %63,47 olarak belirlendi. Ancak, geçtiğimiz iki yıl boyunca uygulanan %25’lik kira artış sınırı, konut kiralarındaki fahiş artışları engellemek amacıyla hükümet tarafından getirilmişti. Temmuz 2024 itibarıyla bu sınırlama kaldırıldı ve yeni kira sözleşmelerinde TÜFE oranlarına göre zam yapılmaya başlandı.

Bu gelişme, özellikle büyük şehirlerde hızla artan konut kiralarının daha da yükseleceği beklentisini doğurdu. Ayrıca, enflasyonun düşmesine rağmen kira artış oranlarının yüksek kalması, ekonomik dengelerdeki bozulmanın tüketici üzerindeki olumsuz etkilerini gözler önüne seriyor. Nitekim İstanbul Ticaret Odası (İTO) tarafından yapılan değerlendirmelerde de, Eylül ayında perakende fiyatların %3,9 arttığı ve yıllık bazda %59,18 oranında bir artış görüldüğü açıklandı.

Ana Harcama Gruplarındaki Artışlar ve Ekonomik Yansımalar

TÜİK verilerine göre, Eylül ayında bir önceki aya göre en fazla fiyat artışı %14,21 ile eğitim sektöründe gerçekleşti. Bu artış, özellikle okulların açıldığı döneme denk gelmesi sebebiyle veliler üzerinde ciddi bir mali yük oluşturdu. Diğer yandan, yıllık bazda en yüksek fiyat artışının %97,87 ile konut sektöründe yaşandığı görülüyor. Bu oran, özellikle kiralık ve satılık konut piyasasında yaşanan hareketliliğin ve artan maliyetlerin bir yansıması olarak değerlendiriliyor.

ENAG’ın verilerine göre ise en yüksek artış giyim ve ayakkabı grubunda %10,93 olarak kaydedildi. Bunu ev eşyası ve eğlence-kültür harcamaları takip etti. Bu veriler, özellikle tüketicilerin günlük harcamaları üzerindeki baskının artmaya devam ettiğini gösteriyor.

Ekonomistlerin Görüşleri: Enflasyon ve Faiz İlişkisi

TÜİK, ENAG ve İTO gibi çeşitli kaynaklardan gelen enflasyon verileri arasındaki farklar, ekonomistlerin farklı yorumlar yapmasına neden oluyor. Örneğin, ekonomist ve Sagam Strateji Danışmanlık’ın kurucusu Murat Sağman, TÜİK verilerinin aylık bazda beklentilerin üzerinde geldiğini belirtti. Sağman, Kasım ayında olası bir faiz indirimi ihtimalinin bu veriler ışığında zorlaştığını ifade etti.

Ekonomist Mustafa Sönmez ise enflasyonun aylık %3’e yakın artmasının, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in beklentilerini aşan bir durum olduğunu belirterek, hükümetin enflasyonla mücadele politikalarında daha dikkatli olması gerektiğini vurguladı.

İktisatçı Murat Kubilay ise mevcut para politikasının talebi baskılama üzerine kurulu stratejisinin sonuna gelindiğini belirtti. Kubilay, talep daralmasının yoksulluğu artıracağını ve tüketici cephesinde daha fazla sorun yaratacağını öne sürüyor. Ayrıca, bu durumun arzın azalmasına ve yeni bir enflasyonist döngüye yol açabileceğini ifade ediyor.

Sonuç ve Gelecek Beklentileri

Türkiye’de enflasyonun politika faizinin altına inmesi, ekonomik toparlanma sinyali olarak yorumlansa da, verilerin doğruluğu ve piyasadaki yansımaları konusunda çeşitli görüşler bulunmaktadır. Özellikle kira artış oranlarının yeniden yükselmesi, tüketici üzerindeki yüklerin artmasına neden olmaktadır. Ekonomistlerin geleceğe yönelik yorumları, para politikasında sıkılaştırıcı tedbirlerin devam etmesi gerektiğini vurgularken, talep daralmasıyla oluşabilecek yoksulluk riskine de dikkat çekmektedir.

Gelecek aylarda enflasyonun seyri ve Merkez Bankası’nın faiz kararları, Türkiye ekonomisinin gidişatını belirleyecek en önemli unsurlar arasında yer alacaktır. Özellikle Kasım ayında beklenen yeni kararlar, enflasyonla mücadelenin hangi yönde ilerleyeceğine dair ipuçları verecektir.